Genç erkek, o gün kalabalık bir kafede otururken, gözleri bir anlığına karşı masada oturan hanıma takıldı. Gülümseyişi, zarafeti ve sıcaklığı onu büyülemeye yetti. Ancak parmağındaki yüzük, genç erkeğin içini acı bir gerçekle doldurdu. Buna rağmen, kalbine laf geçiremezdi ve ona yaklaşmanın yollarını aramaya başladı. Şiirler ezberledi, klasik müzik dinlemeye başladı, hatta onun sevilmiş olduğu sanat akımları hakkındaki kitaplar bile okudu. En iyi dostu, bu çabanın beyhude bulunduğunu söylese de genç erkek için artık geri dönmek imkânsızdı. Kadının nişanlısı, bu minik çabaları ayrım ediyor fakat önemsemiyor şeklinde görünüyordu.